İnsan bedeninin algı kapasitesi algılamaya başladığı duyu organları ile alakalıdır. Bir maddenin şeklini rengini tadını ağırlığını sesini ve kokusunu algılarız ama daha algıladığımız başka özellikleride var.
örneğin organlarımızın yerini direk koklamaz duymaz veya tatmayız şekil olarak yerinide bilmeyiz ama direk orayı gözümüz kapalı olsada bulabiliriz.
Aynı şekli Kemiklerimizin içinde yer alan ilğin yer çekimini algılamsında da yaşarız.
1900 lerin başlarına kadar frekansların varlığı bilinmiyordu.
Hatta 2015 yılına kadar Yüksek hızlı radyo frekansı patlamalrıda bilinmiyordu.
Determinist evren modeli Duyuları sabit olan düşüncelerin değişkenlliğine bağlı bir evren çizer. Yani 5 Duyu organımız olarak anlatınlan duyu organlarımız ile evreni algılarız ve bu lgılar değişken olsada duyu organları sabittir.
İndeterminist evren modelinde Duyu organlarının da değiştiğini görürüz.
Kos koca evreni değişkeni değişken olan bir bilim ile inceleriz. Araştırıken yaptığımız tüm deneyler sadece duyu organlarımızın verdiği tepkilerden ibarettir
İndeterminist Bilim evreni Determinist olarak aktarır.
İndeterminist Sabit duyuların da değiştiğini bize söyler. Uç Nokta bir örnekle Yer çekiminin tadını öğrenmek ancak İndetermenist evren modelinde mümkündür.
Determinist Bilimin Duyuların hep aynı yeteneklere sahip olduğu sabit değerlerdir ve değişmez. Örneğin uzayda ses duymak veya evrenin ilk başlangıcında 1 milyar ışık yılı uzakta durup evrenin genişlemesini izlemeye çalışmak gibi gerçek hayatta asla olmayan sabitlikler belirtir.
Uzayda Hava-atom etkileşimi azdır ve ses uzun mesafe yolalamaz.
1 milyar ışık yılı uzkta evrenin patlamasını izleseniz dahi ne ses nede ışık size ulaşır taki evren genişleyip size çarptığında onu görürsünüz.
Evreni algılayan insanın algıları gerçekliğin sınırlarını kendi maddesel gerçekliği ile anlamasını sağlar.
Yani Bir Beyin nöron ağ hastası bir konuşmadaki bazı harflerin tadını alabilir bu bir gerçektir ve yaşanmıştır.
İnsanın algıları evrenin gerçeklerini algılamak için bazı sınırlar çizer ve insan beyni bu algıların sınırlarına göre düşünmeye alışır. HEr ne kadar Algılarımıza bağlı düşüncelere sahip olsakta beyin tüm algıların karışımı alternatif algıları da kendisi üretir.
Yani İnsan beyni algıların biraz üzerine çıakrak Kendi içinde Algılarını değiştirir ve onların çalışma prensiplerin değiştirerek yeni algılar dener. Bardağı anlamaya çalışmak işte bu alternatifin özelliğidir.
İndeterminist bir evrende Determinist bir bilimin İndeterminist Naturalizmi İncelediği Hümanist bir Bilgiyle düşünüyoruz. Bu bizim Ulaşıp konuşabileceğimiz evrenin bir parçası yani bunca düşüncelerimiz halen evrenin kendisinin bir ürünü.
Dışarı çıkamıyoruz ama Cennet dünyalar hayaletme nedenimiz de İndeterminist evrenin İndetermenist yavrusu Aklımızın bir eseridir.